Wednesday, February 7, 2007

öncelik sizindir.
ancak hassas olmamız gereken şeyler de vardır tabii.
herneyse başlayalım bir yerden. yalnızlığıyla yalnız bir kişiden bahsedelim. yakınlaşmaya izin vermeyen. onu korkaklıkla suçlayabilirim elbet acak bu suçlamanın tam ortasında bulurum kendimi. yok yok bunu yapmayacağım.

elbette neden bahsettiğimi anladınız. sahsıma ozel bir durum bu. sokağın ismi onemli değil, ben kaldırım taşı olmak için doğmuşum. yani bunun için yaratılmışım. ve kesinlikle bunu yapmalıyım. ve elbette hakkımdır -kenetleneceğim diğer taşları seçmek.

hep yakınırlar benim sevdiğim beni sevmiyor diye. ancak gelin felakete, ya o da istiyorsa. ve her iki tarafta da mutluluk fobisi varsa. yahut imkansızsa ilişki. ah tam da üstüne bastım. zaten bu imkansızlıktır, mutluluk fobisi. nasıl mı?

çok kolay açıklanacak bir durum bu. bir a kişisi düşünelim, b kişisini seven. a kişisi ilgilenmektedir malum. ancak b kişini tartmaktadır. b kişisi ise yüz vermekle yüz vermemek arasında kalmıştır. bunu anlarsınız, ancak a kişisi olaya dışarıdan bakamadığı için anlayamaz. üzülür a, sonra sorgular imkansızlığı. neden bu imkansızlık hep onu bulmaktadır.
b kişisinin a kişisinden hoşlandığını düşünelim. ancak durum vahimdir ki b bu ilişkiye başlayamayacaktır çünkü büyük bir risktir bu.
evet. açık oturumda tartışırsak şu karara varırız. mutluluk ve başarı risk almadan elde edilemez. ve b kişisiin yaptığı tamamiyle korkaklıktır. yazık a ya.
ancak a kişi neden b kişisini seçmiştir?
hemen açıklayalım. öncelikle a etrafına bakmış, ihtimallerden en iyisini seçmiş ve sayın b yi bulmuştur, ancak sayın b (ihtimallerin içinde bulunmaması geren kişilik) 'ye yaklaşamamıştır. a b'yi tanıyamamıştır ancak tutulmuştur. peki b a'nın ona tutulması için ne yapmıştır. gayet açık ki uzak durmuş ve yüz vermemiştir. yani a zaten bunu istemiş, bu onu çekmiştir. durum şu ki, bir c kişisi a yı aynı oranda mutsuz edememiştir. yani a aslında seçimini b den yana kullanırken aslında b yi değil imkansızlığı seçmiştir. bu da bir c kişisi ile oluşacak mutluluktan kaçmak demektir.

"sen nasıl olurda b ile c yi karşılaştırırsın a'nın istediği b" diyenleriniz olacaktır tabii. ben karşılaştırmadım zaten, a karşılaştırdı ve şu an içerde hüzünle oturuyor. kendisi asla mutlu olamayacak, zaten istediğ de bu.

çünkü mutluluk insanı boyar, rengarenk olur insan ve göze batar. başka bir değişle göze gelir. yani kıskanılır, dışlanır. işte bundan korkar insanlar. diğer insanlardan korkar mutluluğunda. hatta nazar denen zatı muhterem de böyle çıkmıştır yumurtasından.

özet olarak mutluluk fobisi denen, başkalarını düşünmektir. a kişisi de bundan yanar, b kimin umrunda...

No comments: